Güncelleme : 24.08.2016 Cuma 07:40
Geçen yılın sonunda bin doların altını gördü diye herkesin kaçtığı altın, zayıflayan dolar ve güçlenen güvenli liman talebiyle 2016'da yüzde 26 değer kazandı ve 42 yılın en büyük ilk yarı sıçrayışını yaptı.
Bloomberg News'ün haberine göre, altındaki bu sürpriz yükseliş, yastık altlarına, sandık diplerine, raf arkalarına sakladığımız ve kullanmadığımız altın mücevheratı değerlendirme alışkanlığını yeniden canlandırdı. Hane halklarının kuyumcu ve rehincilerden satın aldıkları altın miktarı son üç yılda azalırken, dünyadaki külçe altın üretiminin üçte birinden fazlası eritilmiş metallerden sağlanıyor
Dünya Altın Konseyi verilerine göre 2011'de altın fiyatları yüzde 45 oranında düştüğünde, altının eritilmesi de gerilemiş ve 2015'te sekiz yılın en düşük seviyesine ulaşmıştı. 2016'nın ilk altı ayında 2015'in aynı dönemine göre yüzde 10 artan eritme altın, 2009'dan bu yana ilk defa yıllık artışı gördü.
TÜRKİYE ÇOK FAZLA ALTIN ERİTMİYOR
Kullanılmayan altınların satılması her ülkede aynı oranda olmuyor. Örneğin, geçen yılın en büyük altın geri dönüştürücüsü Türkiye'de 2016'da altın satışları yavaşladı.
Dünya Altın Konseyi verilerine göre 2016 yılının ikinci çeyreğinde küresel altın talebi, geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 15 artarken, Türkiye'de ise yılın ilk yarısında altın yatırımları 8,8 ton ile tarihi düşük seviyelerine geriledi. Konseyin raporuna göre kendini sürekli garanti altında tutmak isteyen Türk yatırımcı, altınlarını yastık altında bırakmayı tercih ediyor.
Dünyanın en büyük ikinci altın satın alan ülkesi Hindistan'da ise altın arzı yatay seyrediyor. Eski mücevherlerin yenileriyle değiştirilmesi oldukça az.
Ülkenin en büyük kenti Mumbai'de yer alan Shirpur Gold Refinery'nin Müdürü V.K. Agarawal, Bloomberg'e yaptığı açıklamada işlerinin çok yavaşladığını ve son dönemde piyasaya hurda metal girişi olmadığını söyledi.
FED, BREXİT, YAVAŞ BÜYÜME
Aralık 2015'te yaklaşık 10 yıl sonra ilk defa faiz artıran ve 2016'da en az dört artış daha öngören Amerikan Merkez Bankası'nın (Fed) hâlen herhangi bir değişikliğe gitmemiş olması, altındaki yükselişin en önemli nedenleri arasında. ABD'nin ekonomik verilerinin istenildiği seviyeye gelmediği için Fed'e faiz artıracak ortamı yaratmamış olması endişesi, yatırımcıyı zayfılayan dolardan çekip riski az altına yönlendiriyor.
Artan ABD borçlanma maliyetleri, Japonya ve Avrupa'nın büyümeyi canlandırmak için uyguladığı negatif faize politikasının yeterli etkinliği gösterememesi, İngiltere'nin haziranda Avrupa Birliği'nden çıkmaya karar vermesi gibi diğer endişeler de yatırımcıyı daha fazla altına çekiyor.