`Ekonomiye uyum sağlayabilecek bireyler yetiştirilmeli`

Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Cansen Başaran Symes,`Türkiye`de eğitim sistemi bilgi temelli ekonomiye uyum sağlayabilecek niteliklere sahip bireyler yetiştirmeli` dedi.

02.11.2016 Cuma 11:42

Güncelleme : 02.11.2016 Cuma 12:47

TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Cansen Başaran Symes, Türkiye'de eğitim sisteminin bilgi temelli ekonomiye uyum sağlayabilecek niteliklere sahip, analitik, yenilikçi, eleştirel ve özgür düşünen bireyler yetiştirmesi gerektiğini tekrar tekrar vurguladıklarını söyledi.

TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Cansen Başaran Symes Bilkent Üniversitesi-TÜSİAD Bilgi Forumu “İş Hayatında Büyük Veri” Konferası'nın açılış konuşmasını yaptı. Başaran-Symes, konuşmasında şunları söyledi:

"Küresel ve yerel rekabetin yoğunlaşması, verimlilik baskısı, farklılaşan ve çeşitlenen müşteri beklentileri, dijital dönüşüm ile yeniden tanımlanan iş süreçleri… Tüm bu koşullarda ayakta kalabilmek için yenilikçi fikirlere inanmak ve yatırım yapmak, ürün ve hizmetlerin tasarım, üretim ve sunumunda teknolojiyi odakta tutmak zorunlu hale geliyor. TÜSİAD olarak uzun yıllardır teknoloji, inovasyon, son dönemlerde de dijital dönüşüm ve Sanayi 4.0 konularını, küresel planda ilk konuşulmaya başlandıkları andan itibaren ülkemiz ve iş dünyamızın gündeminde üst sıralara taşımaya çalışıyoruz. 2016 yılının başında Davos’ta Sanayi 4.0 kapsamlı olarak ele alınırken, biz de içerik ortağımız BCG ile Sanayi 4.0 raporumuzu yayına hazırlıyorduk.
 
Mart ayında açıkladığımız raporumuzun ardından Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımızın başkanlığında ve ilgili paydaşların katılımı ile bir platform oluşturma sürecindeyiz. Bu platform çok yakında kamuoyuna açıklanacak. Ülkemize doğrudan fayda sağlayacak bu tür katma değerli girişimlerin içinde olmak bizi son derecede heyecanlandırıyor. Bunun yanında, kurumlarda dijital liderlik ve stratejinin önemini vurgulayan, KOBİ’lerde teknoloji kullanımının geliştirilmesine destek olan ve başarılı teknoloji projelerini ödüllendiren faaliyetlerimizi de kesintisiz sürdürüyoruz. Bugün ise Bilgi Toplumu Forumumuzun faaliyetleri kapsamında, dijital dönüşümün önemli unsurlarından büyük veriyi ele almak için buradayız. Bu aslında aynı konudaki ikinci toplantımız, ilkini hatırlarsanız geçen yıl Ankara’da gerçekleştirmiştik. Konu, birden fazla etkinlikte tartışılmayı fazlasıyla hak ediyor.

Bilgisayarların işlem gücü ve bulut depolama kapasitesinin genişlemesiyle birlikte dünyanın mevcut veri akımı dev bir dalgaya dönüşüyor. 2020 yılına kadar 50 milyar akıllı cihazın ve milyarlarca akıllı sensörün bağlanması ile küresel veri arzının, her iki yılda bir, iki katın üzerinde artış göstermeye devam etmesi öngörülüyor. Dijital ortamda “hızla” üretilen, yüksek “hacim”li ve “çeşitlilik” arz eden “büyük veri”nin nasıl saklanacağı, bilginin nasıl işleneceği ve analiz edileceğinin üzerinde önemle durulması gerekiyor. Çünkü veri, doğru analiz edilip değer yaratmak için kullanıldığı takdirde, günümüz ekonomileri ve kurumlarımız için can suyu niteliğinde. Büyük veri analizi ile maliyeti düşürme, verimliliği artırma, yeni ürün/hizmet geliştirme ve karlılık bakımından büyük faydalar elde etmek ve daha önemlisi fark yaratmak mümkün.

Örneğin bir IBM şirketi olan the Weather Company adlı yüksek hacimli veri platformu, sensörler üzerinden toplanan verileri hava durumu ve diğer ilgili bilgilerle gerçek zamanlı olarak ilişkilendirerek müşterilerine sunmakta. Böylelikle lojistik ya da perakende gibi birçok farklı sektörü etkileyen hava koşulları konusunda firmalara analiz yaparak çözüm üretme imkanı vermekte. Uçak ve gemiler için devasa motorlar üreten Rolls Royce örneğinde, yüzlerce sensör, yerleştirildikleri motorlar ve bağlantılı sistemlerin işleyişleriyle ilgili her küçük detayı kaydediyor. Verideki her değişikliğin gerçek zamanlı olarak mühendislere ulaşması, sorun çözme ve karar alma kalitesini önemli ölçüde etkiliyor. Büyük veri analizi bize sadece “neyin, neden olduğunu” değil, “neyin olmak üzere olduğunu” da söyleyerek, riskli durumları önceden tespit etmemize ve özellikle imalatta kalitenin düşmesini önlememize imkan veriyor. Gelecekte büyük verinin yapay zeka ile daha etkin değerlendirilmesine tanık olacağız. Daha akıllı endüstriler, daha akıllı şehirler ve sonunda daha akıllı ve sürdürülebilir bir yeryüzü söz konusu olacak.

Veri akışları artık büyük veri analitiği, makinalar arası iletişim, tedarik zinciri otomasyonu, bulut bilişim gibi güncel iş trendleri için olmazsa olmaz konumda. Bu da inovasyon, büyüme, refah ve sosyal fayda bakımından ülkelerin önüne önemli fırsatlar sunuyor. McKinsey’in bir çalışmasına göre, gayri safi yurt içi hasıla artışı ve küresel veri akışı arasındaki korelasyona bakıldığında, daha bağlantılı ekonomilerin daha az bağlantılı ülkelere göre gayri safi yurt içi hasılalarını %40’a varan oranlarda artırdığı ifade ediliyor . Bilgi ve iletişim teknolojisi kullanımı, özellikle gelişen ekonomilerde, yeni ve küçük firmalara küresel servis sağlayıcı platformlara erişim sunuyor ve büyümelerine olanak sağlıyor. Teknoloji temelli start-upların %86’sı az veya çok sınır ötesi ekonomik aktivite içerisinde ve bu sayede büyük firmalar ile rekabet etme şansı buluyor. Dolayısıyla KOBİ’lerin büyümesini, sadece finansmana erişim odaklı tartışmak eksik bir yaklaşım olur. Bilgi iletişim teknolojilerini değer yaratacak şekilde kullanmak KOBİ’lerimizin yaşamını asıl iyileştirecek olan unsurlardır.

Tüm bu gelişmelere rağmen büyük veri devriminin henüz başlangıç aşamasındayız. Dünyada üretilen dijital verinin % 90’ı geçtiğimiz son iki yıl içinde üretilmiş ancak bu verinin yalnızca % 1’i analiz edilmiş durumda. Bu aslında olağanüstü bir fırsat demek analiz edilen büyük veri oranını artırmakta kimler öne geçerse, yeni dünyanın kazananı da onlar olacak! Hal böyleyken proje bazlı ve bütünsellikten uzak yaklaşımlarla büyük veriden değer yaratmaya çalışmanın, umulan faydayı doğurması takdir edersiniz ki son derece güçtür. Teknolojik gelişmelerin hızını yakalamak için, şirketler iş geliştirme stratejilerinin kalbine veri analitiğinden faydalanma modellerini yerleştirmelidir. Dönüşümden bahsederken bunu sağlayacak insan kaynağına da değinmeden geçemeyim. Avrupa Komisyonu verileri, gelecekte tüm işlerin dijital beceriler gerektireceğini ve 2020 yılında bilgi iletişim teknolojileri alanında çok ciddi pozisyon açığı olabileceğini öngörüyor. Bunu rakamlarla da destekliyor.

Avrupa Komisyonu’nun çok paydaşlı Dijital Beceriler ve İşler Koalisyonu dijital beceriler havuzu oluşturarak bu pozisyon açığını kapatmaya çalışıyor. Ülkelerinin ulusal dijital becerilerini artırma yönünde stratejik planlar oluşturması bekleniyor. Global gelişmeler böyleyken, ülkemizde eğitim sisteminin bilgi temelli ekonomiye uyum sağlayabilecek niteliklere sahip, analitik, yenilikçi, eleştirel ve özgür düşünen bireyleri yetiştirmesi gerektiğini tekrar tekrar vurgulamak isterim. Unutmayalım dün sahip olduğumuz avantajların yerini, yarının bas döndürücü trendleri alacak. Bir kurum bir şeyleri yanlış yapmış olmasa da, sırf rakiplerin trendleri yakalaması ve avantaja dönüştürmesi nedeniyle başarısızlığa sürüklenebilir. Dijital dönüşümü yakalamak ve bu dönüşümün büyük veri gibi temel bileşenlerini akıllıca değerlendirmek, işte bu nedenle kritik önemdedir."
"
En Çok Okunan Haberler

ABD`de çekirdek PCE belli oldu

KKM hesaplarında düşüş sürüyor

`En büyük önceliğimiz fiyat istikrarı`

Microsoft`un gelir ve karı beklentileri aştı

`BoJ üç kez daha faiz artırabilir`

`ABD ekonomisi güçlü`

Japonya Merkez Bankası faizi değiştirmedi

Çin`in altın tüketimi arttı

Merkez Bankası`ndan zorunlu karşılık adımı

Avrupa`da emlak piyasası kötüleşti

Net UYP açığı belli oldu

`Petrolün enflasyon için yarattığı risk sınırlı`

BNP Paribas`ın ilk çeyrek karı düştü

Toyota`nın satışları ilk kez 10 milyonu aştı

Almanya`da ihracatçıların hissiyatı geriledi

UBS`ten paladyum tahmini

IBM`den 6,4 milyar dolarlık satın alma