Etrafımızın bize zamanı gösteren onca elektronik aletle dolu olduğu bu dönemde, kol saatlerinin ne denli işlevsel olduğu tartışılır. Ancak dünyanın ilk global nesli olarak adlandırılan ve işlevsel olmayan hiçbir nesneye hayatında yer vermek istemeyen Y Nesli’nin bile kol saatini vazgeçilmez bir aksesuar olarak kullanmaya devam etmesi gösteriyor ki, yenilikçi tasarımlar yaratılmaya devam edildiği sürece saat modası da tarihin tozlu sayfalarına karışmayacak.
İşte Italo Fontana da, saat tasarımlarıyla ‘zamanın ruhu’nu kusursuzca yakalayan ve gençlere hitap etmeyi başaran çok önemli tasarımcılardan biri. İtalya’nın Lucca şehrinde, giyim koleksiyonları hazırlayan bir aile şirketinin içine doğan tasarımcı, aksesuar tasarımına ilgi duymaya başladığında işe büyük babasının arşivlerini araştırarak başlamış ve böylece büyükbabasının 1942 yılında İtalyan donanması için hazırladığı saat tasarımlarını bulmuş. Denizciliğe olan ilgisiyle ilk önce U-Boat markasını yaratan ve saatlerine eski denizaltıların isimlerini veren Fonta’nın daha genç ve inovatif olan markası ise; Welder.
Y KUŞAĞI’NIN ZEVKLERİNİ HEDEF ALDILAR
2016’da Türkiye’nin en büyük saat distribütörü Saat&Saat tarafından satın alınan markanın yeni koleksiyonu Moody, geçtiğimiz hafta Milano’da düzenlenen büyük bir partiyle tanıtıldı. Lansman sırasında konuştuğum Italo Fontana, aslında markasını satmayı düşünmediğini, ancak Saat&Saat ile olan güçlü işbirliklerinin ve satış, pazarlama gibi konularda onlardan alacağı desteğin kararını değiştirdiğini söylüyor. Elbette bir Türk saat markasının ulusarası platformda böyle bir lansman yapmış olması herkes için mutluluk verici. Tasarım dümeninin başında ise hâlâ Fontana var.
Moody koleksiyonuyla farklı ve yeni şeylere ilgi duyan Y Kuşağı’nın kişiselleştirilmiş zevklerini hedef alan Fontana, deri kayışlarında, şarap tonlarından açık pembeye,
deniz yeşilinden tabaya kadar pek çok farklı renk seçeneği kullanmış. Hasır kordon modelleriyle dikkat çeken Welder Moody’nin sunduğu bir diğer seçenek ise isteğe düz veya çizgili tarafı kullanılabilen nato kayışlar. Saatlerin kasaları da her stile hitap eden türden; 38 mm, 42 mm ve 45 mm olmak üzere üçe ayrılıyor.
'İSTANBUL BİR SAAT OLSA, KÖPRÜLERİNDEN İLHAM ALIRDIM'
“Zaman herkese göre değişkendir” diyor Fontana, saatlerinin fotokromik özelliğiyle ışığın açısı ve kıyafetin rengine göre değişen renkli cam özelliğini anlatırken. “Benim için zamanı belirleyen tek bir şey var o da ‘mood’um, yani ruh halim. Renk değiştiren cam fikrini işte böyle buldum. Hayatım boyunca hiçbir maceraya hayır demedim ve her zaman yenilerine hazırım. Emeklemek yerine zıplamayı severim!” Floransa’da yaşayan tasarımcı aynı zamanda sıkı bir İstanbul hayranı.
“İstanbul’u anlatan bir saat tasarlayacak olsanız, bu nasıl bir saat olurdu” diye soruyorum, cevabı “Boğaz’daki köprülerden ilham alarak farklı kayışlar tasarlar ve Sultan Ahmet Camii’nin de yer aldığı silüeti mutlaka bir şekilde tasarıma yerleştirirdim” oluyor. Şu anki ruh hali ise heyecanlı hiç kuşkusuz. Zira markanın yeni kampanyasında modeller yerine İtalya ve Türkiye’den seçilen ‘gerçek insanlar’ kullanılmış ve dünya çapında yürütülmesi planlanan dijital odaklı bir satış stratejisi planlanmış. Bu yenilikçi ortaklığın uyandırdığı yankı, yakında saat endüstrisinde Türklerin adından daha fazla söz ettirecek gibi.