Güncelleme : 28.04.2016 Cuma 14:08
Pulitzer ödülü sahibi ve IHS Uluslararası Enerji Danışmanlığı Şirketi Başkan Yardımcısı Daniel Yergin, Suudi Arabistan'ın "2030 Vizyonu" çerçevesinde dünyada önemli bir finansal güç olma yolunda ilerlediğini söyledi.
Columbia Üniversitesinin düzenlediği 2016 Küresel Enerji Zirvesi'nde konuşan Yergin, Suudi Arabistan'ın petrole bağımlılığını azaltmak için çizdiği 2030 vizyonunu değerlendirdi.
Yergin, Suudi Arabistan'ın ekonomide reformlar yapıp ülkedeki genç nüfusa istihdam sağlayacağını belirterek, "Suudiler, petrol endüstrisinde güçlü oldukları gibi dünya ekonomisinde finansal bir güç olmayı hedefliyorlar ve bu yolda ilerliyorlar." dedi.
Dünyanın en büyük yatırım fonunu oluşturmak için Suudi Arabistan'ın 2 trilyon dolarlık hedef koyduğu Kamu Yatırım Fonu'yla ilgili de açıklamalarda bulunan Yergin, ülkenin planlamalarını "çok hırslı" olarak değerlendirdi.
Yergin, Suudi petrol şirketi Aramco'nun hisselerinin yüzde 5'ten azının halka arzıyla ilgili olarak da "Bu bir gecede olacak bir şey değil ve Suudi Arabistan'ın bu konuda yapması gereken çok iş var." diye konuştu.
Küresel petrol piyasası ve Ortadoğu'daki siyasi dengelerde Suudi Arabistan'la İran arasında süregelen güç çekişmelerine de değinen Yergin, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Suudi Arabistan daha önce petrol üretiminde kısıtlamaya gitmeyeceğini açıklayarak piyasada İran petrolüne yer olmadığının sinyalini vermişti. Pazar payının sadece ekonomik bağlamı yok, aynı zamanda çok derin siyasi çağrışımları var. Bu durum petrol piyasasının da ötesinde bölgede kimin baskın güç olacağıyla ilgili."
Yergin, Suudi Arabistan ile İran arasında diplomatik ilişkilerin bulunmadığına dikkati çekerek, iki ülke arasındaki gerginliğin petrol üreticisi ülkeler arasındaki ilişkilere de etki ettiğini kaydetti.
Dünyanın en büyük petrol ihracatçısı ve OPEC'in en nüfuzlu üyesi Suudi Arabistan, 17 Nisan'da Katar'ın başkenti Doha'da yapılan dünya petrol üreticileri zirvesinde ham petrol üretim seviyesini askıya almayacağını açıklamış ve OPEC üyesi İran'ın petrol üretimini kısmamasını neden olarak göstermişti.
İran ise üzerindeki yaptırımların kaldırılmasının ardından petrol üretimini artırarak en kısa zamanda yaptırımlar öncesindeki üretim seviyesine ulaşmayı hedeflediğini bildirmişti.