• Berkay Ören

Taylor kuralı ve Fed

26.11.2015 Cuma 13:10

Son açıklanan FOMC tutanaklarında görülen denge reel faiz oranları başlığı altında, nötr faiz, kısa dönem ve uzun dönem faiz kavramları kullanıldı. Bunların altında tam istihdam ve fiyat istikrarı gibi terimlere yer verildi. Bu kavramlar tutanların en dikkat çekici noktaları idi. Bu yüzden, açıklamaların altında neler yattığını ve hangi modellere değinildiğini açıklayacağız.

2001 – 2005 yıllarında ABD’de hazine Bakan Yardımcısı görevini üstlenen John Taylor, 1990 yıllarında FED’in uyguladığı politikaları ele alarak yeni bir para politikası kuralı ortaya koydu. Kurala göre, merkez bankası, politika faizlerini enflasyonun hedefinden çıktığı zaman indirip yükseltebilir. Daha ayrıntılı bir biçimde anlatacak olursak, merkez bankalarının kısa dönem borç verme faiz oranlarını, gerçekleşen Gayri Safi Yurtiçi Hasıla ve potansiyel Yurtiçi Hasıla arasındaki fark ile gerçekleşen enflasyon ve hedeflenen enflasyon oranı arasındaki sapmalar ile aynı yönde değişmesi gerektiğini söylemektedir. Taylor kuralını çeşitli merkez bankaları sadece enflasyonu ele alarak kullanırken buna ek olarak reel kur seviyesini de bir değişken olarak belirleyebilmektedir. Kuralda genel amaç fiyatlar genel seviyesini istikrarlı konumda tutmaktır. Bu kuralın ele aldığı önemli birleşenleri açıklamadan önce Hicks-Hansen IS/LM modelini ve Taylor Kuralı ile bağlantısını gösterelim.

Hicks-Hansen IS/LM

 

IS fonksiyonu mal piyasasındaki dengeyi ifade etmektedir. IS fonksiyonu spekülasyon güdüsüyle oluşan para talebine ve yatırım talebinde yaşanan faiz duyarlılığına bağlıdır. Reel sektörde mal ve hizmetlerin üretildiği zaman, I=S denge şartını sağlayan gelir ve faiz oranı bileşimi tespit edilerek IS doğrusu bulunur. Reel sektörde denge şartının gerçekleşebilmesi içinmutlaka IS doğrusu üzerinde bir noktada bulunulması lazımdır. IS fonksiyonuna göre, faiz oranı artığı zaman denge gelir düzeyinin azalacaktır. Yatırımcılar tasarruf eğilimini artırması halinde IS eğrisi sola kayarken, yatırımların artması durumunda IS eğrisi sağa kayar.

Bizim üstünde duracağımız kısım ise para piyasasında ki denge olan LM fonksiyondur. Piyasa dengesi, gelir ve faiz birleşimlerini kontrol eder ve reel para arzı Merkez Bankaları tarafından takip edilir. Faizler artığı zaman spekülatif amaçla tutulan paranın miktarı artar. Para arzı arttığı zaman LM eğrisi sağa kayar.

IS/LM mal piyasası ile para piyasasının kesiştiği noktadır. Fiyat ile üretim miktarı arasındaki ilişkiyi toplam talep fonksiyonu olarak da adlandırabiliriz. Toplam talep para ve mal piyasasını dengeye getiren düzeyi gösterir. Para arzındaki bir artış LM ve toplam talep eğrisini sağa doğru kaydırırken, azalma ise her iki her iki eğriyi de sola kaydırır.

FED’in tutanaklarda ele aldığı nötr faiz oranı iki önemli faiz yolu ile oluşuyor. Yukarıda IS/LM modelinde açıkladığımız nötr faiz oranı gibi bir oran olarak tanımlanır. Bu oran toplam talep ile tam istihdamın eşit olduğu yere kılavuzluk eder. Genel olarak nötr reel kısa dönem faiz oranı, benzer ortalama uzun dönem faiz oranı biçimde tanımlanabilir.

Taylor kuralından ayrıntılı bahsetmeden önce 1898 yılında Knut Wicksell’in yaptığı çalışmaya baktığımızda FED‘in açıklamalarıyla örtüştüğünü görmekteyiz. Wicksell arz ve talepte herhangi bir şok yaşanmadığı durumunda reel GDP’in potansiyel GDP’ye eşit olduğunu söylemektedir. Bunu 2. Grafikte görebiliyoruz.

Taylor kuralında Toplam Arz / Toplam Talep (AD/AS) ile bağlantılı iki önemli birleşim vardır. Faiz oranı değişimin yönü ile ilgili olarak, Toplam Arz / Toplam Talep de meydana gelen şoktan türetilebildiği model de belirtilmiştir.



Negatif talep şoku ile karşılaşıldığı durumunda:

1- Fiyat seviyesi denge seviyesinden küçük ise enflasyon oranı hedefteki oranın altında kalır.

2- Üretim seviyesi tam kapasitede ki üretim seviyesin den az ise, negatif üretim açığı ile karşılaşılabilir.

Yukarıdaki iki durumu ele aldığımız zaman, Taylor kuralı reel faiz oranında ki azalımı ifade eder. Bu yüzden, genişletilmiş para politikası nominal gelir kuralı yada kısa dönem enflasyon hedeflemesi ile alakalı aynı politika reaksiyonlarını verir. Kuralın en önemli avantajı Talep şoklarında yaşanan hataların çeşitlendirilmesini sağlamasıdır. Talepte yaşanan bir şok, fiyat seviyelerini ve üretim açığını etkiler. Bu yüzden Taylor kuralı etkin bir biçimde enflasyonu ya da üretim açığını formülize edebilir.

Tam tersi bir durumda Arz Şoku ile karşılaştığımız zaman Grafik2’de gördüğümüz toplam arz sola hareket eder (AS). Bu durumda fiyat seviyesi artar, ancak üretim seviyesi azalır. Taylor’un bahsettiği talep şokunun tam tersi etki yaratır. Taylor’un açıklamasına göre yaşanacak şok talep te ve üretimde aynı yönde hareket etmesi lazımdır ve bu birleşenlerin etkin çalışabilmesi için de kısa dönem reel faiz oranının istikrarlı bir konumda olması lazımdır. Ancak Arz şoku enflasyon oranının aratmasına neden olur. Enflasyonun artışından dolayı nominal faiz oranında artış görülür. Yukarıda bahsettiğimiz IS/LM modelinde reel ve nominal faiz oranında bir farklılık ele almamıştır. IS eğrisi reel faiz oranına göre dizayn edilmiştir. Bu yüzden Taylor kuralı nominal faiz oranını kullanıp reel faiz oranını tahmin etmede iyi bir ölçüt olmuştur.

Kaynakça:
 
http://www.federalreserve.gov/monetarypolicy/files/fomcminutes20151028.pdf

Peter
Bofinger, Monetary Policy, Oxford University Press (2001)

Berkay ÖREN, Venbey Yatırım Araştırma Uzmanı

http://www.venbeyyatirim.com/
http://www.venbeyanaliz.com/
http://www.venbeyanaliz.com/Blog/

Yazarın Önceki Yazıları