Anayasa Mahkemesi, İş Bankası (Dışbank ile ilgili) başvurusunda mülkiyet hakkının ihlal edilmediğine karar verdi

08.11.2018 Perşembe 10:16

Anayasa Mahkemesi Türkiye İş Bankası A.Ş.'nın Dışbank ile ilgili
başvurusunda Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet
hakkının ihlal edilmediğine karar verdi.
Anayasa Mahkemesi'nin konu ile ilgili duyurusunda şu bilgiler
verildi:
"Olaylar

Başvurucu Türkiye İş Bankası A.Ş. (İş Bankası) ve iştirakleri,
sahibi oldukları Türk Dış Ticaret Bankası A.Ş. (Dışbank) hisselerini
bir holdinge satmış, peşinat olarak da 75 milyon dolar almıştır.
Bankalar yeminli murakıpları ve maliye müfettişlerince yapılan
soruşturma sonucunda Dışbank’ın yeni yönetiminde zarara uğratıldığı
tespit edilmiş ve bunun üzerine holding yönetimden uzaklaştırılmıştır.
İş Bankası, Dışbank hisselerinin satışına ilişkin olarak bakiye
satış bedelinin ödenmeyeceği düşüncesiyle holding ile yaptığı satış
sözleşmesini feshetmiş, sattığı hisselerin geri alınması konusunda
holding ile yeni bir sözleşme imzalamıştır. Bu devir sonucu holding
ödediği peşinat sebebiyle İş Bankası’ndan 75 milyon dolar alacaklı
hâle gelmiş, banka bu tutarı holdinge ödememiştir.
Holding bünyesindeki bir şirketin iflası üzerine İflas İdaresi, İş
Bankası’na ihtarname göndermiştir. İhtarnamede, söz konusu 75 milyon
doların iflas eden şirket kaynaklarından aktarıldığının tespit
edildiği ve dolayısıyla İş Bankası’nın iflas masasına 75 milyon dolar
borçlu olduğu belirtilmiştir. Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) de
başvurucu bankadan söz konusu tutarı faiziyle talep etmiştir.
Başvurucu, hisse senetlerinin satışındaki değeri ile geri alınan
değerinin aynı olmadığını, bu süreçte büyük değer kaybı oluştuğunu,
söz konusu tutarın da kefalet borçları ile bu değer kaybına karşılık
olarak takas ve mahsup edildiğini ifade ederek, Danıştay’da dava
açmıştır. Danıştay, TMSF kararını iptal etmiştir. Temyiz edilen bu
karar Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu tarafından bozulmuştur.
Başvurucunun karar düzeltme talebi reddedilmiş, ilgili Danıştay
dairesi de bozma kararına uymuştur. Temyiz edilen kararı Danıştay
İdari Dava Daireleri Kurulu onamıştır.

İddialar

Başvurucu, mülkiyet hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

Mahkemenin Değerlendirmesi

Başvurucu bankanın takas ve mahsuba konu ettiği paranın
başvurucudan tahsil edilmesinin mülkiyet hakkına müdahale teşkil
ettiği kuşkusuzdur.
Yapılan işlemin kanuni dayanağının bulunduğu ve bu işlemle kamu
yararının amaçlandığı, ilgili kurumların kamu zararını karşılamak
amacıyla hareket ettiği, bunun aksini gösteren somut bir bilgi ve
belgenin bulunmadığı anlaşıldığından müdahalenin kamu yararına dayalı
meşru bir amacının olduğu kabul edilmelidir.
Kamu makamlarınca başvurucunun mülkiyet hakkına yapılan
müdahaleyle gerçekleştirilmek istenen amaç ile bu amacı
gerçekleştirmek için kullanılan araçlar arasında makul bir ölçülülük
ilişkisinin olup olmadığı değerlendirilmelidir.
Bankacılık sektörünün düzenlenmesi ve kontrolü çerçevesinde
tasfiyeye tabi banka alacaklarının tahsili bakımından hangi
tedbirlerin gerekli olup olmadığının değerlendirilmesi öncelikli
olarak ilgili kamu makamlarının yetkisindedir.
Somut olayda tasfiyeye tabi banka alacağının tahsili bakımından
müdahalenin gerekliliği hususunda kamu makamlarınca yapılan
değerlendirmenin aksi bir sonuca ulaşmayı gerektirecek bir neden
bulunmamaktadır.
Tasfiyeye tabi olan şirketin başvurucu banka ve iştiraklerine
borçlarının olduğu açıktır. Başvurucunun bu borçları tahsil edebilmesi
de kuşkusuz mülkiyet hakkının korunmasının bir gereği olarak
görülmelidir. Ancak başvurucu, üçüncü kişi konumundaki holdinge olan
borçlarına karşılık olarak takas ve mahsup işlemini
gerçekleştirmiştir. İdarenin ve derece mahkemelerinin yorumlarına göre
ise bu işlem tasfiyeye konu banka kaynaklarının kullanılması anlamına
gelmektedir.
Öte yandan bu işlemin yapılmasıyla başvurucu bankanın
alacaklarının kanuna aykırı olarak diğer masa alacaklarına göre
öncelikle tahsili mümkün olmuştur. Başvurucunun, alacağının zaten
öncelikli olduğu yönündeki iddiası ise kamu makamlarınca
değerlendirilebilecek bir husustur. Başvurucunun bu yapılacak
değerlendirmelere karşı dava açabilmesinin de mümkün olduğu
görülmektedir.
Uyuşmazlığa konu paranın tasfiye edilen bankanın borçlarını ödemek
için kullanılacağı ortadadır. Bunun iflas ve tasfiye aşamasında
alacakların belirli bir sıra dâhilinde borçlunun mal varlığından
ödenmesi yönündeki kamu yararına dayalı kanun hükümlerinin bir gereği
olduğu ve bu bağlamda kamu makamlarının belirli bir takdir yetkisinin
de bulunduğu kabul edilmelidir. Dolayısıyla başvurucunun alacağından
yoksun bırakılması söz konusu olmadığı gibi bu alacağını tahsil
edebilmesini sağlayabilmek için uygun hukuki mekanizmalar da
mevcuttur. Bunun aksinin kabul edilmesi durumunda ise diğer masa
alacaklılarının mülkiyet hakkı kapsamındaki menfaatlerinin zedelenmesi
söz konusu olabilir.
Başvurucu, somut olay bağlamında belirtilen hukuki mekanizmaların
yeterli olmadığını veya kamu makamlarınca özensiz olarak işletildiğini
gösterir herhangi bir somut olgu da ortaya koyamamıştır.
Bu durumda başvurucunun mülkiyet hakkına yapılan müdahalenin
başvurucuya aşırı ve olağan dışı bir külfet yüklemediği, müdahalenin
taşıdığı kamu yararı amacı ile başvurucunun mülkiyet hakkının
korunması arasında olması gereken adil dengenin bozulmadığı,
müdahalenin ölçülü olduğu sonucuna varılmıştır.
Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 35.
maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edilmediğine
karar vermiştir."

http://www.anayasa.gov.tr/icsayfalar/basin/kararlarailiskinbasinduyurulari/bireyselbasvuru/detay/215.html

Foreks Haber Merkezi ( haber@foreks.com )
http://www.foreks.com
http://twitter.com/ForeksTurkey
En Çok Okunan Haberler