Faizlerdeki hızlı yükseliş `aşırı tepki` mi?

ABD devlet tahvili faizlerindeki hızlı yükseliş "aşırı tepki" olabilir.

14.02.2018 Cuma 11:44

Güncelleme : 14.02.2018 Cuma 15:17

Küresel yatırımcılar için güvenli  liman olarak kabul edilen ABD devlet tahvili getirilerinde son dönemde görülen  hızlı yükseliş, piyasaların "aşırı tepkisi" olarak değerlendiriliyor. 
 
ABD devlet tahvili getirilerinin, başta son istihdam raporundaki güçlü  ücret artışı ve yeni vergi yasasının etkisiyle kısa sürede ciddi artış  göstermesi, küresel piyasalarda dalgalanmalarla birlikte soru işaretlerine de yol  açtı.
 
AA muhabirinin derlediği verilere göre, dünyada tahvil faizleri için  gösterge niteliğini taşıyan 10 yıllık ABD devlet tahvili getirileri son 1 ay  içerisinde yüzde 2,4'ten yüzde 2,9'a kadar yükselerek son 4 yılın zirvesini  gördü. Aynı dönemde, 30 yıllık ABD devlet tahvili getirisi 2,73'ten 3,12'ye ve 2  yıllık devlet faizi yüzde 1,88'den yüzde 2,14'e kadar çıktı. 
 
Küresel yatırımcıların rahatını kaçıran hızlı artışın ne seviyeye  kadar süreceği belirsizliğini korurken, piyasalar şimdilik spekülasyonları  fiyatlamaya devam ediyor.
 
Bununla birlikte, her piyasa gibi tahvil piyasası da talep ve arz  arasındaki ilişkiyle şekillendiğinden, bunları etkileyen faktörleri incelemek son  dönemdeki sert yükselişe ve geleceğe ışık tutabilir.
 
ABD TAHVİL FAİZLERİNİN YÜKSELMESİNİN NEDENİ
 
Tahvil piyasasını, en basit haliyle açıklamak gerekirse, tahvilin  değeri ile faizi ters orantılıdır; değeri yükselince getirisi azalır, değeri  düşünce getirisi artar.  
 
Bu nedenle, tahvilin faizi, talebin yükselmesine paralel olarak değeri  arttığında azalırken, talep düşmesine paralel değeri gerilediğinde yükselir. 
 
Küresel piyasalarda “güvenli liman” olarak kabul edilen ABD devlet  tahvillerine yönelik talep ise genellikle dünya ekonomisinin zayıfladığı,  gelişmiş ülkelerde durgunluk veya kriz riskinin yükseldiği durumlarda güçlenir.  Küresel büyümenin ivme kazandığı, ekonomik görünümün iyileştiği durumlarda ise  tahvillere yönelik talep nispeten azalır.  
 
Dolayısıyla, ABD tahvillerine yönelik talebin azalmasının  nedenlerinden biri, bu yılki küresel büyüme beklentilerinin neredeyse yüzde 4’e  yaklaşarak son 10 yılın en yüksek seviyesine ulaşması oldu.  
 
Daha önemlisi, son dönemde ABD Merkez Bankasının (Fed) parasal  sıkılaştırma çerçevesinde faiz artırımlarına ve bilanço küçültmeye hız vereceği  beklentisi ülkenin devlet tahvili faizlerini yukarı itti.  
 
Fed’in faiz artışlarını hızlandıracağı beklentisinde ocak ayı istihdam  raporundaki ücret verileri belirleyici rol oynamıştı. Buna göre, ortalama saatlik  ücretler ocak itibarıyla yıllık yüzde 2,9 artarak 2009’dan beri en hızlı  yükselişini kaydetmişti. Son 8,5 yılın en hızlı ücret artışı, Fed’in bu yıl  enflasyonu dengelemek adına 3 yerine 4 kez faiz artırabileceği ihtimalini  fiyatlanmasına yol açmıştı.
 
Fed’in yönetiminde yaşanan değişikliğin para politikasına yönelik  belirsizliği kısmen artırmasının da piyasalardaki türbülansa katkı sağlayan  faktörlerden biri olabileceği belirtiliyor.
 
MALİ GENİŞLEME DAHA FAZLA BORÇLANMAYA NEDEN OLACAK
 
ABD Başkanı Donald Trump’ın mali genişleme politikalarında başarılı  olması da tahvil piyasasını önemli ölçüde etkiledi.  
 
Geçen yıl sonlarında Kongre’den geçerek bu seneden itibaren yürürlüğe  giren cömert vergi indirimlerinin yanı sıra Kongre’nin federal harcamalara  yönelik limitleri 2 yıl boyunca askıya alması, ABD Hazinesi’nin daha fazla  borçlanmak zorunda kalacağı beklentilerini güçlendirdi.
 
Nitekim, ABD Hazine Bakanlığı’nın 31 Ocak’ta yaptığı açıklama bu  beklentileri doğruladı. ABD Hazinesi, 2 ve 3 yıllık tahvil ihraçlarını aylık  ikişer milyar dolar ve 5, 7, 10 ve 30 yıllık tahvil ihraçlarını aylık birer  milyar dolar artıracağını duyurdu. Bu, ABD devlet tahvillerinin ihracında 2009  yılından bu yana yapılan ilk artış olarak kayıtlara geçti.  
 
Tahvilin arzındaki artışın sürmesini bekleyen yatırımcılar, düşen  talebi güçlendirmek için daha yüksek faizle çıkacak yeni tahvilleri almak  amacıyla şu an pörtföylerinde bulunan tahvilleri elden çıkarmaya başladı.  
 
Özetle, ABD devlet tahvili faizleri, küresel ekonomideki güçlenme,  Fed’in yükselen enflasyonu dengelemek için parasal sıkılaştırmayı hızlandıracağı  beklentisi ve Trump yönetiminin mali genişleme adımları doğrultusunda yükselişe  geçti.
 
“10 YILLIK ABD DEVLET TAHVİLİ FAİZİ YÜZDE 3,5’E ÇIKABİLİR”
 
Yatırımcılar şimdi tahvil piyasasının istikrar kazanmasını beklerken,  getirilerin ne seviyeye kadar yükseleceği ise uluslararası finans gündemindeki en  önemli sorulardan biri haline geldi.  
 
Goldman Sachs Varlık Yönetimi Direktörü Philip Moffitt’in kısa süre  önce Bloomberg'e yaptığı analize göre, 10 yıllık ABD devlet tahvili faizi altı ay  içinde yüzde 3,5’e çıkabilir. 
 
Moffitt, bu öngörüsünü Fed’in bilanço küçültme ve faiz artırma  planlarına bağlarken, “Fed’in sıkılaştırma adımları, tahvil getirilerini yukarı  yönlü baskılayacak. Bence 10 yıllık tahvil getirisi için yüzde 3,5 çok cesur bir  tahmin değil” görüşünü paylaştı.
 
"PİYASALAR AŞIRI TEPKİ GÖSTERİYOR"
 
AA muhabirinin konuya ilişkin sorularını yanıtlayan Peterson  Uluslararası Ekonomi Enstitüsü Uzmanı Jacob Kirkegaard, ABD devlet tahvili  faizlerindeki artışın küresel piyasalara etkisinin değişimin boyutuna bağlı  olacağını ifade etti.
 
Ülkede hem banka faizlerinin, hem tahvil faizlerinin, Fed'in politika  faizindeki artışları takip edeceğine işaret eden Kirkegaard, küresel  yatırımcıların genel olarak ABD'de faizler yükseldiğinde sermayelerini yükselen  piyasa ekonomilerinden ABD'ye kaydırmasının beklendiğini dile getirdi.
 
Kirkegaard, buna karşın, Fed'in faiz oranını kısa vadede korkulacak  bir hızda artırmasını beklemediğini belirterek, şunları kaydetti:
 
"Fed'in faiz oranını gelecek 6-9 ayda piyasaların son günlerde işaret  ettiği agresiflikte artıracağını sanmıyorum. Bence piyasalar aşırı tepki  gösteriyor. ABD'de enflasyonun kısa vadede yüzde 4 veya 5 civarına yükselmesi  kesinlikle söz konusu değil. Buna bir saniyeliğine bile inanmam."
 
ABD 10 yıllık devlet tahvilli getirisinin bu yıl ekonominin hızlanması  halinde yüzde 3,5'lere doğru yükselmesinin olası olduğunu kaydeden Kirkegaard,  "10 yıllık ABD devlet faizi yüzde 3,5'in altında kaldığı sürece sermaye  akışlarında çok ciddi bir değişiklik yaşanacağını düşünmüyorum" diye konuştu.

"
En Çok Okunan Haberler

Merkez Bankası`nın rezervleri açıklandı

OECD, Türkiye için büyüme tahminini yükseltti

Deutsche Bank personel maaşlarına zam yapacak

`Fed bu yıl sadece bir kez faiz indirecek`

Bitcoin ETF`lerinden rekor çıkış oldu

`Doğru yolda olduğumuzdan emin oluyoruz`

ABD Hazinesi gelecek hafta tahvil ihraç edecek

Google yüzlerce çalışanını işten çıkardı

Güney Kore`de enflasyon %3`ün altına indi

Microsoft, Malezya`ya yatırım yapacak

Wall Street`te endeksler karışık seyretti

`Faiz indirimi için daha zaman var`

Fed faiz kararını açıkladı

Doğal gaz tarifesinde değişiklik yapılmadı

TL mevduatta stopaj oranları değişti

Binance`ın kurucusuna 4 ay hapis

ABD`de mortgage faizi artışını sürdürdü