• Prof. Dr. Sefer Şener

Türkiye’nin doğal gaz keşifleri ve ekonomi

14.06.2021 Cuma 09:37
Türkiye satın alma gücü paritesine göre 2,5 trilyon dolarlık GSYİH’sı ile dünyanın 13., Avrupa’nın 5. büyük ekonomisidir. 2023 sonrasında dünyanın ilk 10 ekonomisi arasında yer almak için attığı adımlardan biri de enerji alanında güçlü bir konuma sahip olma amacıdır. Son dönem enerji yatırımları ilk 10 ekonomi arasında yer alma çabasının önemli altyapılarından biridir. Türkiye son 5 yıldır enerji alanında lojistik üst ve ticaret merkezi anlamında peş peşe önemli adımlar atmaktadır. 4 Haziran 2021’de açılışı yapılan Filyos Limanı da bu adımlardan bir tanesidir. Yıllık 25 milyon ton kapasiteli bu liman hem ihracat hem de ihtiyaç olan hammaddelerin getirilmesi açısından önemli bir ithalat ve ticaret merkezi olma anlayışının bir ürünü. Türkiye’nin beş büyük yatırımından biri olan liman, enerji ve diğer alanlarda önemli bir ticaret üssü olacak. Altyapısı kamu kaynakları, üstyapısı ise “yap-işlet-devret” modeli ile oluşturulan bu merkez yeni nesil yatırım anlayışının bir ürünü. Filyos’u daha da önemli kılan Türkiye’nin Karadeniz’de keşfettiği doğal gaz rezervlerine olan yakınlığı. Keşfedilen doğal gazın karaya çıkarılacağı, işleneceği ve dağıtılacağı önemli bir lojistik üs merkezi olması.

Son beş yıllık dönemde Türkiye, yoğun gayret ve planlı çalışmalar ile hem Doğu Akdeniz hem de Karadeniz’de yoğun petrol ve doğal gaz aramalarına hız verdi. Öncelikle yeni nesil sınıfının en iyisi denilebilecek arama ve sondaj gemilerine sahip olundu. Bu modern gemilerle yapılan çalışmalar Karadeniz’de bir ilk olarak ağustos 2020 yılında 320 milyar m3, ardından kasımda 85 milyar m3’lük doğal gaz keşiflerini de beraberinde getirdi. Son olarak geçen hafta açıklaması yapılan Amasra-1 kuyusunda Fatih sondaj gemisi ile 135 milyar m3’lük yeni bir keşif yapıldı. Böylelikle son bir yıllık dönemde Karadeniz’de toplamda 540 milyar m3’lük doğal gaz rezervi keşfedilmiş oldu. Peki bu keşifler Türkiye’yi enerji açısından rahatlatır mı? Ya da ekonomik olarak bu keşiflerin Türkiye’ye katkısı olacak mı?

TÜRKİYE DOĞAL GAZI NEREDE KULLANIYOR?

Toplamda üç farklı alanda 540 milyar m3’lük doğal gaz keşfi Türkiye’de bugüne kadar yapılmış olan en büyük doğal gaz keşfidir. İlerleyen dönemlerde Karadeniz’de bu keşiflerin daha da artarak devam edeceği öngörülmektedir.



Son beş yıllık döneme baktığımızda Türkiye, ortalama 48 milyar m3’ü aşan yıllık tüketimde bulunuyor. Yıllık tükettiği doğal gazın %99’unu ithal ediyor. Tabii bu manada fiyatlar değişmekle birlikte yıllık 13 ila 16 milyar dolarlık doğal gaz ithal etmiş oluyor. Her yıl doğal gaz için 15 milyar doları yurt dışına ödüyor. Türkiye her şeyden önce keşfettiği 540 milyar m3 doğal gaz ile 11 yıllık ihtiyacının tamamını karşılayacak bir rezerve sahip oldu. Keşfettiği gaz ile her yıl ihtiyacının yüzde 10’unu çıkarıp karşılasa 110 yıl, yüzde 20’sini çıkarıp karşılasa 55 yıl yetecek gaza sahiptir demektir. Ayrıca yapılan sondajların birim maliyetlerinin de oldukça düşük olduğu hesaba katılırsa 2023 yılında çıkarılmaya başlanacak doğal gaz Türkiye ekonomisine ciddi katkılar sağlayacaktır. Her şeyden önce 6-7 milyar dolarlık maliyet ile 120-150 milyar dolarlık bir rezervin elde edilmesi büyük bir kazanımdır. Türkiye’nin enerji harcamalarına pozitif bir katkıdır. Doğal gaz ihtiyacının en azından % 10’luk kısmının dahi bu keşiflerden kullanılması enerjide arz güvenliği açısından çok çok önemlidir. Ayrıca süresi geldikçe yenilenecek kontratlar açısından da Türkiye’nin elini güçlendirecek, pazarlık şansını artırarak katkılar sağlayacaktır.

KEŞİFLER VATANDAŞIN CEBİNE YANSIYACAK MI?

Asıl merak edilen bu keşifler vatandaşın doğal gaz fiyatına yansıyacak mıdır? 2023’de gaz kullanıma sürülürse en azından piyasada rekabetçi bir fiyat oluşmasının önü açılacak, böylelikle faturalara da bir miktar indirim yansıması sağlanacaktır. Ancak abartılı fiyat düşüşleri beklemek oldukça iyimser bir yaklaşım olacaktır. Yeni keşfedilen doğal gazın konutlarda doğal gaz kullanımına fiyat düşüşü olarak yansıması vatandaş açısından çok önemlidir. Çünkü Türkiye’de doğal gazın en önemli kullanım alanı konutlardır.



Türkiye’deki kullanılan toplam doğal gazın üçte biri konutlardadır. Doğal gaz fiyatları da en çok vatandaş üzerinde etkindir. Fiyatlardaki rekabet ve gevşeme en çok vatandaşın harcamalarına yansıyacaktır. Türkiye doğal gaz üretim ve ticaretinde önemli bir ticari merkez ve lojistik üs olma kapasitesini ilerleyen aşamalarda istihdama ve halkın gelir seviyesine de yansıtabilecektir.

KEŞİFLER MAKROEKONOMİYE KATKI SAĞLAYACAK

Bulunan yeni rezervler Türkiye ekonomisini hem makro hem de mikro ölçekte etkileyecektir. Öncelikle mikro düzeyde işletme maliyetleri arasında önemli bir yer tutan enerji maliyetleri ilerleyen yıllarda daha az etkiye sahip olacaktır. İşletmeler açısından Türkiye’de %15’lerden başlayıp % 45’lere kadar değişen enerji maliyetlerinin etkisi söz konusudur. Bulunan yeni rezervlerle birlikte reel sektörün enerji maliyetlerinde görece bir iyileşme sağlanacaktır. Bu iyileşme işletmelerin küresel pazarlarda rekabet gücünü artıracak bir unsurdur. Doğal gazın %26,3 kısmı sanayi sektöründe kullanılmakta ve önemli bir maliyet unsuru olarak işletmelerin rekabet gücünü etkilemektedir. Uzun vadede keşifler işletmelere ciddi avantaj ve katkı sağlayacaktır.

Bulunan yeni rezervler Türkiye’nin makroekonomik rakamlarına da önemli katkı sağlayacaktır. Cari denge bu rezervlerle birlikte daha pozitif etki altına girecektir. Her yıl yaklaşık 50 milyar dolara yakın enerji faturasını yurt dışına ödeyen Türkiye belli oranda bu faturalarını azaltma şansına sahip olacaktır. Bu nedenle, bulunan bu rezervler uluslararası piyasalara göre ister daha pahalıya, ister daha ucuza çıkarılsın milli ekonomi için tercih sebebi olmalıdır. Yani yurt dışından 60 dolara mal olan enerji içeride 70 dolara da mal olsa tercih edilmelidir. Çünkü harcanacak 70 doların tamamı yerli tedarikte kullanılacak ve kaynağın tamamı milli ekonomi içinde kalacaktır. Ekonominin tamamına dolaylı ve doğrudan destek sağlanmış olacaktır. Sadece doğal gazda değil, yerli üretimin tamamında bu mantıkla hareket etmek uzun vadede ekonomide millileşme ve ekonomik bağımsızlığı sağlamada etkili olacaktır.

Türkiye için kronik bir sorun olan enflasyon da bu keşiflerden pozitif etkilenecektir. Enflasyonun temel bileşenlerinin yüzdelik katkısına baktığımızda %28 ile gıdanın ardından %14.6 ile enerji ikinci sırada gelmektedir. Rezervler doğrudan dışarı giden döviz miktarını etkileyeceğinden uzun vadede enflasyona pozitif katkı sağlanacaktır. Yani hem maliyet enflasyonu hem de dövizin yurt dışına verilmemesi anlamıyla keşifler enflasyon üzerinde etki sağlayacak önemli katkılara sahiptir.

TÜRKİYE’NİN ENERJİ VİZYONU

Kısacası bulunan rezervlerin uzun vadeli ekonomik etkileri Türkiye’ye pozitif katkı sağlayacaktır. Cari açığın finansmanı, enflasyona katkı, uzun vadede yurt dışından borçlanma ihtiyacını azaltması, Türkiye ekonomisinin daha dirençli hale gelmesi, yapılan yatırımların istihdamı artırması, yeni sözleşmelerde pazarlık gücünün artması, ihracatta daha rekabetçi hale gelinmesi gibi orta ve uzun vadede ekonomik tabloyu tümden değiştirecek bir potansiyelin önü açılmıştır. Ayrıca kıyı ülkeleri münhasır ekonomik alanlarda anlaşırsa herkesin lehine olacağı Karadeniz’de gösterilmiş ve Doğu Akdeniz için de önemli bir referans sağlanmıştır. Türkiye sadece enerjinin topraklarından transit geçirildiği bir ülke değil, enerji, ticaret ve lojistik merkezi olması olma yolunda başarılı bir ülkedir. Enerji bağımsızlığı ekonomik ve siyasi güç, bağımsızlık için önemli bir kriterdir.

Yazarın Önceki Yazıları